5.
BOZKURT KARARI (C-434/93; 6 Haziran
1995)
Dava Konusu ve Divana İntikali
Ahmet Bozkurt isimli Türk
vatandaşı 21 Ağustos 1979dan itibaren, Hollandada, bu ülke
hukuku kapsamında faaliyet gösteren ve yönetim merkezi Hollandada bulunan
uluslararası bir taşımacılık şirketinde, Hollanda
hukuku uyarınca aktedilmiş bir iş sözleşmesiyle Orta
Doğu hattında sefer yapan bir kamyon şoförü olarak
çalışmaya başlamıştır. Bozkurt, seferleri
arasındaki dönemleri ve yıllık izin sürelerini Hollandada
geçirmiştir. Hollanda yabancılar mevzuatı, uluslararası
kamyon şoförleri için çalışma izni alınmasını
gerektirmemektedir. Bu tür işlerde çalışan 3. ülke
vatandaşlarına bir defada en fazla 3 ay, 1 yıllık süre
zarfında toplam olarak en fazla 9 ay süreyle Hollandada ikamete izin
veren ve her yıl yenilenen 1 yıllık ve çok girişli vize
verildiği için Bozkurtun, çalıştığı dönemde
ayrıca ikamet izni almasına da gerek kalmamıştır.
Bozkurt, sözleşmesinin Hollanda mevzuatı uyarınca Hollandaca
dilinde aktedilmiş olmasının yanısıra Hollanda sosyal
güvenlik sistemi kapsamında sayılmıştır.
1988 yılında
geçirdiği bir iş kazasına bağlı olarak adıgeçen
devamlı işgöremez konumuna düşmüştür. Bunun üzerine
Bozkurta bağlanan işgöremezlik ödeneği Hollandada ikamet edip
etmediğine bakılmaksızın ödenmeye devam etmiştir.
Bozkurt 6 Mart 1991de
devamlı ikamet izni için başvuruda bulunmuş, ancak bu talebinin
18 Mart 1991de reddedilmesi üzerine kararın gözden geçirilmesi için
Içişleri Bakanlığına müracaat etmiştir. Bu talebi de reddedilen
vatandaşımız, 2/76 sayılı Kararın 2. maddesi ve
1/80 sayılı Kararın 6(1). maddesi kapsamında Hollandada
ikamet izni hakkı bulunduğu iddiasıyla 16 Temmuz 1991de
Danıştaya (Raad van Staat) başvurarak ikamet izni
başvurusunu reddeden kararın iptalini istemiştir.
Raad van Staat,
yukarıdaki hükümlerin yorumlanması gerektiğine kanaat getirerek,
aşağıdaki 4 ön karar sorusunu Divana intikal ettirmiştir.
i. Adalet Divanının
C-9/88 Lopes de Veiga Kararında belirlenen kriterler, Hollanda
mevzuatı uyarınca aktedilmiş bir iş sözleşmesiyle bir
Hollanda şirketi nezdinde uluslararası kamyon şoförü olarak
çalışan bir Türk işçisinin bir üye ülkedeki
istihdamının 2/76 sayılı OKKnın 2. maddesi ve/veya
1/80 sayılı OKKnın 6. maddesi kapsamında yasal
çalışma sayılıp sayılmayacağını
belirlemede uygulanabilir mi ve aynı koşullar ulusal mahkemelerde
dikkate alınır mı?
ii. Bir Türk işçisinin
uluslararası kamyon şoförü olarak çalışırken
dış seferleri arasında Hollandada kısa süreli ikamet
etmesi nedeniyle çalışma ve oturma izinleri almasına gerek
bulunmadığı, ancak prensip olarak Hollanda mevzuatı ve göç
politikaları nedeniyle uzun dönemli ikamet iznini de
alamadığı bir durumda bir üye ülkedeki çalışması
2/76 sayılı OKKnın 2. ve 1/80 sayılı OKKnın 6.
maddeleri kapsamında yasal sayılır mı?
iii. 1. ve 2. soruya verilecek
cevapların olumlu olması halinde 2/76 sayılı OKKnın
2. maddesi ve 1/80 sayılı OKKnın 6. maddesi, bir Türk
işçisine en azından yukarıdaki maddeler kapsamında yasal olarak
istihdam edildiği süreler boyunca
ikamet hakkı sağlar mı?
iv. 3. soruya verilecek cevap
olumlu ise, sözkonusu Türk işçisi 2/76 sayılı OKKnın 2.
ve/veya 1/80 sayılı OKKnın 6. maddesinden kaynaklanan ikamet
hakkını devamlı veya tamamen işgöremez duruma düştükten
sonra da sürdürebilir mi?
Ulusal mahkeme 1,2 ve 3.
sorularıyla, Ahmet Bozkurtun kamyon şoförü olarak
istihdamının bir üye ülkede yasal olup olmadığı ve
şayet yasal ise istihdam edildiği sürece ikamet hakkı
doğurup doğurmadığı, 4. soruyla ise Bozkurtun
Hollandada yasal ikamet etmiş olduğuna hükmedilmesi halinde,
adıgeçenin iş kazası sonucu devamlı işgöremez duruma
düştükten sonra Hollandada 2/76 ve 1/80 kapsamında ikamet izni talep
edip edemeyeceği hususlarına açıklık getirmek
istemiştir.
Divanın Muhakemesi
ATAD, yukarıdaki
sorularla ilgili muhakemesinde öncelikle, 1/80 sayılı Kararın
Türk işçileri için serbest dolaşımının 1.
aşamasını belirleyen 2/76 sayılı Kararın yerini
alarak 2. aşamayı düzenlemesi nedeniyle sadece 1/80 sayılı
Kararı referans olarak alacağını belirtmiştir.
Divan, 1. soruyla ilgili
olarak öncelikle C-9/88 sayılı Lopes de Veiga kararına
atıfta bulunmuştur. Bu kararla bir üye ülke vatandaşı olup bir başka üye ülkenin
(Hollanda) bayrağını taşıyan ve bir gemide
devamlı istihdam edilen bir kişinin serbest dolaşımla
ilgili 1612/68 sayılı Topluluk Tüzüğü kapsamında o ülkede
yasal istihdam ilişkisi içinde olup olmadığının ve o
ülke ile yeterince yakın bir istihdam bağı olup olmadığının
tespitinde ulusal mahkeme yetkili kılınmış olup, ulusal
mahkemenin bu tespiti yaparken kişinin Hollanda bandıralı bir
gemide, Hollanda şirketi nezdinde, Hollanda mevzuatı
uyarınca, Hollandada
aktedilmiş bir iş sözleşmesiyle çalıştığını
ve nihayet Hollanda sosyal sigorta kapsamında o ülkede gelir vergisi
ödediğini dikkate alması gerektiği belirtilmiştir. Bozkurt ve AB
Komisyonu, aynı
kriterlerin Bozkurt için de uygulanması gerektiğini ileri sürerken
Almanya, Yunanistan ve Hollanda hükümetleri buna karşı çıkarak
bir Topluluk üyesi ülke vatandaşının serbest
dolaşımı hakkındaki bir Divan kararının
amaçları çok daha sınırlı olan bir Ortaklık
Anlaşmasının hükümlerinin yorumlanmasında emsal teşkil etmeyeceğini iddia
etmişlerdir. Divan, Bozkurt ve Komisyonun görüşlerine paralel olarak
Ankara Anlaşmasının 12. maddesinin serbest
dolaşımın prensiplerini belirlediğini dikkate alarak C-9/88
sayılı dava kararıyla belirlenen kriterlerin Bozkurt için de
uygulanabileceği sonucuna varmıştır. Divan bu çerçevede, 1.
soruya cevaben, dava konusu Türk vatandaşının sözkonusu üye ülke
ile yeterince yakın bir istihdam ilişkisinin tespitinin ulusal
mahkeme tarafından yapılacağını ve ulusal mahkemenin
bunu yaparken özellikle kişinin işe alındığı yeri, ücretli istihdamın
merkezini, istihdam ve sosyal güvenlik
alanında uygulanan ulusal mevzuatı dikkate alması
gerektiğini belirtmiştir.
Divan 2. ve 3. soruyla ilgili
muhakemesinde, Sevince ve Kuş kararlarındaki içtihadlarını
tekrarlamış ve 6(1). madde hükmünün sağladığı
hakların kullanılmasının üye ülke idari makamlarınca
verilen çalışma izni ya da oturma izni gibi bir belgeye
bağlanmadığını belirterek, bir Türk işçisinin bir
üye devlette işini ifa edebilmek için çalışma izni veya oturma
izni almasına gerek bulunmadığı hallerde 1/80 sayılı
Kararın 6(1). maddesi kapsamında yasal istihdamın mevcudiyetinden
sözedilebileceğini ve bu takdirde sözkonusu kişinin ikamet
hakkının da doğacağını
açıklamıştır.
Divan 4. soruyla ilgili
muhakemesinde ise aşağıdaki hususlar belirtilmiştir:
Bozkurt ve Komisyon 6(2).
madde uyarınca, elde olmayan nedenlerle işe devam edememe durumunun
yasal istihdam sürelerinden sayıldığı noktasından
hareketle, devamlı işgöremezlik halinin de yasal istihdam süresi gibi
değerlendirilmesi gerektiğini ve bu takdirde kişinin yasal istihdama
dayanarak ikamet izni talep edebileceğini belirtmişlerdir. Alman,
Yunan, Hollanda ve Ingiliz Hükümetleri ise Türkiye-AET Hukukunda,
işçilerin bir üye ülkede ikametlerini düzenleyen 1251/70 sayılı
Komisyon Tüzüğü benzeri hukuki bir metin olmaması nedeniyle Türk
işçilerinin, sadece istihdam koşullarını düzenleyen ancak
istihdam sonrası üye ülkede ikamet koşullarına dair hiçbir hüküm
içermeyen 1/80 sayılı Karara dayanarak bir üye ülkede kalma
hakkını talep edemeyeceklerini iddia etmişlerdir.
Divan 4. soruyu üye ülke
hükümetlerininkine paralel bir yorumla cevaplayarak, 1/80 sayılı
Kararın 6(2). maddesinin, bir üye ülkenin işgücü piyasasında
yasal olarak çalışmış bir Türk işçisine bir iş
kazasını takiben sürekli işgöremez hale gelmesi üzerine bir üye
ülkede kalma hakkı vermeyeceğini açıklamıştır.
Karar :
i. Hollanda mevzuatı
uyarınca aktedilmiş bir iş sözleşmesiyle bir Hollanda
şirketi nezdinde uluslararası kamyon şoförü olarak
çalışan bir Türk işçisinin bir üye ülkedeki istihdamı,
Divanın 9/88 sayılı Kararındaki kriterler uygulanarak 1/80
sayılı OKKnın 6. maddesi kapsamında yasal
çalışma sayılabilir. Dava konusu Türk
vatandaşının sözkonusu üye ülke ile yeterince yakın bir
istihdam ilişkisi bulunup bulunmadığının tespiti
ulusal mahkeme tarafından yapılır. Ulusal mahkeme bunu yaparken
özellikle kişinin işe alındığı yeri, ücretli
istihdamın merkezini, istihdam ve sosyal güvenlik alanında uygulanan
ulusal mevzuatı dikkate almalıdır.
ii. Bir Türk işçisi, bir
üye devlette işini ifa edebilmek için çalışma ya da ikamet izni
almasına gerek bulunmadığı hallerde 1/80 sayılı
Kararın 6(1). maddesi kapsamında yasal istihdam edilmiş
sayılabilir. Yasal istihdamın mevcudiyeti, sözkonusu kişinin
ikamet hakkını da doğurur.
iii. Bu dava konusu
şahsın benzeri bir Türk işçisi 1/80 sayılı
OKKnın 6. maddesinden kaynaklanan ikamet hakkını devamlı
veya tamamen işgöremez duruma düştükten sonra sürdüremez.
Sonuç
Bozkurt Kararının en önemli yönü, bir üye ülkede ikamet izni ve çalışma izni gerektirmeyen bir işte çalışmış bir Türk işçisinin, istihdam ilişkisinin Divan kararlarıyla belirlenen kriterlere uygun olması halinde, bu üye ülkedeki çalışmasının 6. madde kapsamında yasal çalışma sayılabileceğini ve bu süre içinde de ikamet hakkına sahip olduğunu ortaya koymasıdır.