9. KOL KARARI (C-285/95;
5 Haziran 1997)
Dava Konusu ve Divana İntikali
Suat
Kol isimli Türk vatandaşı 15 Şubat 1988 tarihinde Almanyaya
gelerek 9 Mayıs 1988de Alman vatandaşı bir bayanla
evlenmiştir.
Evliliğin
sahte olduğundan şüphelenen Alman makamları önce Kola ikamet
izni başvurusu yaptığına dair bir belge ve bilahare
sınırlı süreli bir ikamet izni vermişler ve bilahare
sözkonusu izin birkaç kez yenilenmiştir.
2
Mayıs 1991de Suat Kol ve eşinin artık birlikte
yaşamadıklarını beyan etmeleri üzerine Kol süresiz ikamet
izni almıştır. Ancak yapılan incelemede bu beyanın
sahte olduğu, Suat Kolun eşinin 1990 yılında boşanma
işlemlerine başladığı ve eşlerin 2 Mayıs
1991den önce ayrı yaşamaya başladıkları ortaya
çıkmıştır. Evlilik 14 Şubat 1992de mahkeme
kararı ile resmen sona ermiştir.
Berlin
Tiergarten Sulh Mahkemesi, Kolu ikamet izni almak için sahte beyanda
bulunmaktan dolayı para cezasına çarptırmış,
karısını ise ona yardım ve yataklık etmekle itham
etmiştir.
Kol,
Almanyada 3 Nisan 1989 - 31 Aralık 1989 tarihleri arasında ve 7
Şubat 1990 günü (1 gün) ilk işvereni nezdinde
çalışmıştır.
Kol,
15 Haziran 1990 - 6 Temmuz 1993, 6 Eylül 1993 - 8 Şubat 1994 tarihleri arasında ve 24 Mart 1994ten
itibaren ise ikinci işvereni nezdinde çalışmıştır.
Eyalet
Ikamet Bürosu (Landeseinwohneramt), 7 Temmuz 1994te Kolun sahte beyana
dayanarak ikamet izni almasının diğer yabancılara da örnek
teşkil etmesi endişesiyle caydırıcı bir tedbir olarak
Kolun derhal sınırdışı edilmesini istemiştir.
Kol,
kendisine süre tanınmasına ilişkin başvurusunun 12
Mayıs 1995te Berlin Idare Mahkemesi tarafından reddedilmesi üzerine
1/80 sayılı OKKnın 6(1). maddesinin kendisine Almanyada kalma
hakkı verdiğini ve sadece
caydırıcı amaçlarla sınırdışı
edilmesinin bu OKKnın 14. maddesi ile çeliştiğini iddia ederek
Berlin Yüksek Idare Mahkemesine başvurmuştur.
Bu
mahkeme, sınırdışı etme kararını Alman
mevzuatına uygun bulmakla birlikte Kolun 6(1). madde ve 14. maddeye
dayanarak herhangi bir hakkı bulunup bulunmadığı hususunda
tereddüt ederek 6. maddedeki yasal istihdam ifadesi ile 14. maddedeki kamu
politikası, kamu güvenliği ve kamu sağlığı
nedeniyle sınırlandırılabilir ifadelerinin
yorumlanması gerektiği kanaatine varmıştır. Mahkeme,
Kolun 2 Mayıs 1991deki yalan beyanından sonraki
çalışmasının yasal çalışma sayılıp
sayılmayacağı hususunun belirlenmesine ihtiyaç duymuş,
bunun yanısıra, serbest dolaşan üye ülke vatandaşlarına
uygulanan sınır dışı etme prosedürünün, yani
sınır dışı kararının, sözkonusu bireyin daha
önceki suçlarına göre değil, münhasıran halihazırda
sınır dışı edilme gerekçesi sayılabilecek
kişisel davranışına göre verileceğini öngören
prensibin, aynen Kola da uygulanıp uygulanamayacağı hususuna da
açıklık getirilmesine gerek duymuştur. Mahkeme bu nedenlerle
davayı ABADa intikal ettirerek aşağıda belirtilen 2 soru
ile ilgili ön karar talep etmiştir.
i.
Bir Türk işçisinin bir üye ülkede sahtekarlıkla aldığı
bir ikamet iznine dayanan çalışma süreleri, 1/80 sayılı
OKKnın 6(1). maddesi kapsamında yasal çalışma
sayılır mı?
ii.
Yukarıdaki soruya olumlu cevap verilmesi halinde:
Böyle
bir işçinin sadece diğer yabancılar için de
caydırıcı olacak bir tedbir çerçevesinde sınır
dışı edilmesi aynı OKKnın 14. maddesine uygun mudur?
Divanın Muhakemesi
Divan
ilk soruyla ilgili muhakemesinde aşağıdaki hususları
belirtmiştir:
Kol,
süresiz ikamet izni almak üzere yalan beyanda bulunduğu 2 Mayıs 1991
tarihi itibariyle yaklaşık 9 ay bir işveren, 10.5 ay da bir
başka işveren nezdinde çalışmış olması
nedeniyle Eker Kararında da teyit edildiği üzere 6(1). maddenin 1.
bendinde öngörülen aynı işveren nezdinde aralıksız 1
yıl çalışmış olma koşulunu yerine
getirmemiştir.
Adıgeçenin
2 Mayıs 1991den sonraki çalışmasının yasal olup
olmadığına dair değerlendirmede ise Sevince ve Kuş
kararları dikkate alınmalıdır. Bu kararlarda yasal
çalışmanın istikrarlı ve güvenli bir konum öngördüğü
ve bir davanın görülmekte olduğu süre için verilen ikamet iznine
dayanan çalışmanın 6(1). madde kapsamında yasal çalışma
sayılmadığı belirlenmiştir. Benzer şekilde,
Kolun yalan beyana başvurarak aldığı ikamet iznine
dayanarak çalışması da istikrarlı ve güvenli bir konumu
içermemesi nedeniyle yasal çalışma sayılamaz.
Divan
yukarıdaki muhakemesi sonucu ilk soruyu aşağıdaki gibi
cevaplamıştır:
Bir
üye ülkede sahtekarlık yaparak ikamet izni almış ve bundan
dolayı mahkum edilmiş bir Türk vatandaşının bu izne
dayanarak sözkonusu üye ülkedeki çalışması 1/80 sayılı
OKKnın 6(1). maddesi kapsamında yasal çalışma
sayılmaz.
Divan,
ilk soruya olumsuz cevap verdiği için 2. soruyu cevaplamaya gerek
görmemiştir.
Karar
Sahtekarlık yaparak
ikamet izni alan ve bundan ötürü mahkum edilen bir Türk işçisinin
bu izne dayanarak bir üye ülkedeki çalışması 1/80
sayılı OKKnın 6(1). maddesi kapsamında yasal
çalışma sayılmaz.
Sonuç
Kol kararının en önemli sonucu, sahtekarlıkla alınan ikamet iznine dayanarak yapılan çalışmanın da 1/80 sayılı Kararın 6(1). maddesi kapsamında yasal çalışma sayılamayacağını ortaya koymuş olmasıdır.