12. AKMAN KARARI (C-210/97; 19 Kasım 1998)

 

Dava Konusu ve Divana İntikali

 

                Haydar Akman isimli Türk vatandaşı, 1979’da Almanya’ya yasal olarak gelmiş ve mühendis olarak eğitim görmek üzere süresi sınırlı bir ikamet izni almıştır.

                Akman başlangıçta, Almanya’da ikamet hakkı bulunan babası ile birlikte ikamet etmiştir. Ancak, bu ülkede 21 Mayıs 1971’den 31 Aralık 1985’e kadar yasal olarak istihdam edilen babası 1 Şubat 1986’da kontratının bitmesi üzerine Türkiye’ye dönmüştür.

                Akman 1981’de eğitim gördüğü kurs merkezi daha yakın olduğu için Remscheid’e taşınmış ve  eğitimine devam edebilmesi için ikamet iznini çeşitli kereler yenilemiştir. 16 Ocak 1991’de Akman’a süre veya sair bakımlardan sınırlanmamış bir ikamet izni verilmiştir. Bu sırada Akman birbiri ardına iki işveren nezdinde part time çalışmış ancak bu çalışması 1/80 sayılı OKK’nın 6(1). maddesi kapsamında hak sahibi olmasına yetmemiştir.

                Akman, 6 Nisan 1993’te Almanya’da mühendislik tahsilini başarıyla tamamlayarak, 24 Haziran 1993’te süresiz oturma izni için başvurmuş, ancak Alman makamları kendisine sadece lisans üstü bir çalışmayı teminen 25 Ağustos 1994’e kadar geçerli süresi sınırlı bir ikamet izni vermişlerdir. Akman, 1/80 sayılı Kararın 7. maddesinin 2. paragrafına dayanarak bu karara karşı Köln İdari Mahkemesinde dava açmıştır. Adıgeçen, 7. maddenin 2. paragrafının, tahsilini tamamladığı ve babasının yasal olarak 3 yıldan çok daha uzun bir süre ikamet etmiş olduğu üye ülkede her türlü istihdam arzına başvurma hakkını ve bu ülkede istihdam edilebilmek için de oturma iznini uzatma hakkını verdiğini iddia etmiştir. Süresiz oturma iznini reddeden mahalli idare ise Akman’ın babasının, üye ülkede 14 yıl yasal çalışmış olmakla birlikte, oğlunun istihdam piyasasına girmek istediği sırada artık o ülkede çalışmadığını gerekçe göstererek Akman’ın 7. maddenin 2. paragrafı kapsamında olmadığını ileri sürmüştür.

                Idare Mahkemesi, adıgeçenin devamlı ikamet izni talebinin reddedilmesini Alman mevzuatına uygun bulmakla birlikte adıgeçenin 7. madde 2. paragrafı kapsamında hak sahibi olup olmadığına açıklık getirmek üzere aşağıdaki ön karar sorusunu Divana intikal ettirmiştir.

 

                “Bir Türk işçisinin çocuğunun, Eroğlu Kararıyla da teyit edildiği üzere, 1/80 sayılı Kararın 7. maddesinin 2. paragrafından doğan ikamet iznini uzatma hakkına sahip olabilmesi için mesleki eğitim kursunu tamamladığı ve çalışmaya başlamak istediği sırada, Almanya’da yasal olarak istihdam edilmiş olan ebeveyninin halen bu ülkede ikamet etmekte olması hatta istihdam ilişkisinin de devam etmekte olması  gerekmekte midir? Yoksa, sözkonusu ebeveyn daha önceki bir tarihte en az 3 yıl süreyle Almanya’da ikamet etmişse, sözkonusu madde koşulları sağlanmış olur mu?”

 

Divanın Muhakemesi

 

                Divan bu soruyla ilgili muhakemesinde aşağıdaki hususları belirtmiştir.

                1/80 sayılı Karar, Türk işçilerinin serbest dolaşımını sağlamaya yönelik sürecin bir kademesini oluşturmaktadır. Bu kararın 6. maddesi işçilerin, 7. maddesi ise aile bireylerinin üye ülkedeki istihdam koşullarını düzenlemektedir. Divan Kararları 6(1). maddenin olduğu gibi 7. maddenin 2. paragrafının da doğrudan etkiye sahip olduğuna ve Eroğlu Kararı, 7. maddenin 2. paragrafının dolaylı olarak ikamet izni hakkını da sağladığına açıklık getirmiştir. Akman’ın çalışması, 6(1). madde koşullarını sağlamaya yeterli olmadığı için 7. maddenin 2. paragrafı kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunun irdelenmesi gerekmektedir.

                7. maddenin 2. paragrafının lafzından, bir Türk işçisinin çocuğunun üye ülkede bir istihdam arzına başvurmasının iki koşula bağlandığı anlaşılmaktadır. Bunlardan birisi, sözkonusu çocuğun ilgli üye ülkede bir mesleki eğitim kursunu bitirmiş olması, diğeri  de ebeveynlerinden birinin en az 3 yıl süreyle o ülkede yasal statüde ikamet etmiş olmasıdır.

                Alman ve Yunan Hükümetleri Akman’ın, hak talebinde bulunduğu sırada babasının üye ülke istihdam piyasası ile ilişkisinin bitmiş olması nedeniyle 7. maddenin 2. paragrafı kapsamında işçi çocuğu statüsünde sayılamayacağını iddia etmişlerdir. Akman’ın babası 14 yıldan fazla üye ülke istihdam piyasasında yasal olarak çalışmış olup sözkonusu hüküm anlamında işçi olarak değerlendirilmelidir. Bu nedenle Alman ve Yunan Hükümetlerinin iddialarını kabul etmek mümkün  değildir.  Almanya’da mühendislik tahsil eden Akman, 7. madde 2. paragrafının iki koşulundan ilkini tartışmasız sağlamıştır.

                Akman’ın 2. koşulu sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi için hak talebinde bulunmasının babasının istihdam ilişkisinin devam etmekte olmasına bağlı olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

                Ulusal mahkemenin de gözlemlediği gibi, sözkonusu maddede bu koşulla ilgili olarak kullanılan ifade bu hususa tam olarak açıklık getirmemektedir. 7. maddenin 2. paragrafında öngörülen 2. koşul belirtilirken bazı üye ülke dillerindeki metinlerde “çalışmış olması” bazılarında ise “çalışmakta olması” gibi farklı zamanların kullanılmış olması bu hususta karmaşa yaratmaktadır. Sözkonusu maddenin lafzı bu hususu net olarak belirlemediği için, bu maddeyi bir kez de ruhu ve amacı açısından yorumlamak zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.

                7. maddenin 2. paragrafının, 1. paragrafından daha esnek olduğu görülmektedir. 1. paragraf, aile bireylerinin istihdam piyasasına girebilmek için o ülkede belli süre ikamet etme koşulunu öngörmekte iken  2. paragraf böyle bir koşul içermemekte, yani çocukların istihdam piyasasına girişini üye ülkede belli süre ikamet etmiş olma koşuluna bağlamamaktadır. Ayrıca, 7. maddenin 1. paragrafında “üye ülkedeki işçiyle birleşmelerine izin verilen aile bireyleri” ifadesi kullanılırken 2. paragrafında çocuklar için böyle bir izinden bahsedilmemektedir. Sonuç olarak 7. maddenin 2. paragrafı, 1. paragraf ile karşılaştırıldığında çocuklar için diğer aile bireylerine göre daha olumlu bir yorum getirmektedir. Bu nedenle, 7. maddenin 2. paragrafı, çocuğun istihdam piyasasına girmek istediği sırada evebeyninin halen o ülkede çalışmakta olması gerektiği şeklinde dar yorumlanmamalıdır.

                Divan Başsavcısının da belirttiği gibi, 7. maddenin 2. paragrafının çocuklara diğer aile bireylerinden daha ileri haklar sağladığına dair bu yorum, 1/80 sayılı OKK’nın, Türk işçi çocuklarının üye ülke vatandaşlarının çocuklarıyla muamele eşitliğini öngören 9. maddesinde de belirgin olarak görülmektedir. Bu madde çocukların eğitim olanaklarından eşit yararlanma hakkını ebeveylerden birinin halen çalışmakta olması gibi bir koşula bağlamamış, aksine, ebeveynin o ülkede çalışmasının son bulmasının, çocukların bu madde kapsamında sağladığı haklardan mahrum kalmasına yol açmayacağı açıkça belirtilmiştir.

                Buna ilaveten, 7. maddenin 2. paragrafı, 1. paragrafı gibi aile birliğinin sağlanmasının koşullarını belirleme amacı taşımamaktadır.

                Komisyonun da belirttiği gibi, bir üye ülkede en az 3 yıl yasal istihdam edilen bir Türk işçisinin gene yasal olarak ikamet eden ve o ülkede eğitimini tamamlayarak iş teklifi alan çocuğu, o aşamada artık kazanç getiren bir işe girerek kendini geçindirebilecek konumda olduğu için ebeveynlerinden birinin halen o ülkede bulunmasına ihtiyaç göstermemektedir.

                7. maddenin 2. paragrafının aile birliğinin koşullarını düzenlemediği dikkate alınırsa, bu hüküm uyarınca, bir Türk işçisinin istihdamının sona ermesinden sonra kendi ülkesine dönmeden üye ülkede kalması gerektiğini, aksi takdirde o üye ülkedeki çocuğunun-ki bu çocuk eğitimini tamamlamış ve babasından bağımsız olarak kendini geçindirme şansına sahiptir- bu maddeden kaynaklanan haklarını kullanamayacağını iddia etmek makul değildir.